Erzurum
İş sebebiyle yolumun düştüğü şehirlerden biri de Eruzurum oldu. Erzurum’a daha önce gitmeyen biri için durum şöyle özetlenebilir sanıyroum: Türkiye haritasını önünüze açtığınızda, en doğudaki büyük illerden biri.
Aslında 1 değil 2 kere gittim Erzurum’a. Birincisi Ocak, ikisinci ise Ağustos ayındaydı. Yani hem kışı hem de yazı gözlemleme fırsatım oldu.
Şehirde konaklayacağınız otellerde konfor arıyorsanız, Palandöken eteklerindeki otelleri seçmelisiniz. Çok pahalı olmayan seçenekleri de bulabiliyorsunuz. Havaalanı ile Palandöken arası çok uzak bir mesafe yok ancak taksi biraz pahalı. Bu sebeple yanınızda nakit bulundurmanızı öneririm. Ayrıca taksiler genelde size kartlarını vermek, eğer başka bir yere gidecekseniz sizi almak istiyorlar. Bence kabul edilebilir bir teklif. Her seferinde taksi aramaktansa, size özel bir taksiyi her gittiğiniz yere çağırmak çok daha mantıklı gelmişti bana.
Palandöken’deki otellerin hepsiniz kendine özel pistleri bulunuyor. Biz zamanımız kısıtlı olduğu için “Hadi kayak öğrenip kayalım” diyemedik ama tesisleri gezip, sorup öğrendik. Biz gitmeden 2–3 gün önce çok yoğun kar yağmış ve pistleri kayak için en uygun duruma getirmiş. O yüzden pistler sabahın erken saatlerinden itibaren dolmaya başlıyordu. Oteller kış sporları için çok ciddi yatırım yapmışlar. Ayrıca bir kaç yıl önce yapılan kış olimpiyatları sebebiyle, şehre çok güzel tesisler de yapılmış. Onları da kayak için tercih edebilirsiniz.
Şehir merkezine indiğinizde, şehrin tarihinin çok eski olduğunu hemen farkedeceksiniz. Şelçuklu devrinden kalmış yapılar, camiler, kale surlarını ziyaret edebilirsiniz. Erzurum, Kurtuluş Savaşı’nda da önemli bir yere sahip olduğundan, ilk ziyaret etmeniz gereken yerlerin başında Atatürk Evi ya da başka bir deyişle Atatürk Müzesi geliyor. Ardından Erzurum Arkeoloji Müzesi de ziyaret edilebilir. Yakutiye Medresesi de görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Erzurum deyince akla gelecek sembol yerlerin başında Çifte Minareli Medrese geliyor. Biz gittiğimizde bakımda olduğu için gezememiştik. Sadece dışından izlemek durumda kaldık. Biraz yürüyünce, Erzurum’un ünlü oltu taşı ürünlerinin satıldığı Rüstem Paşa Bedesteni’ne uğrayabilirsiniz. Bu yapı 1561 yılında, Sadrazam Rüstem Paşa tarafından yaptırılmış. Biraz ilerleyince Ulu Camiyi ve Saat Kulesi’ni göreceksiniz.
Tortum Gölü ve Tortum Şelalesi de kesinlikle görülmesi gereken yerlerdenmiş. Ancak biz zamanımız olmadığı için gidemedik.
Öğle yemeği için, Erzurum Evleri tercih edilebilir. Biraz ara sokakta olduğu için ilk bakışta bulmak zor olabiliyor. Eski bir konak aslına uygun düzenlenerek, üst katı büyük bir restorana, alt katı ise oda oda ayrılmış küçük yer sofralarına dönüştürülmüş. Biz alt katı tercih ettik. Fonda eski plaktan gelen Türk Halk ve Türk Sanat Müziği ezgileri ile yemeğinizi yiyorsunuz. Burda yöresel yemekleri tadabilirsiniz. Yemeğinizin üzerinde Türk kahvesi içmeyi unutmayın.
“Erzurum’a geldik ama Cağ Kebabı yemedik” diyeceğimi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Cağ, etlerin geçirildiği küçük şişlerin adı. En ünlülerinden biri Koç Cağ Kebabı adındaki restoranmış. Bizzat ocağın başına giderek yapılışını sordum. Çok detaya girip sırlarını vermek istemiyorlar anladığım kadarıyla. Ama koyun etini bir gün önceden soğan ve baharatla hazırladıkları sosla bekletiyorlar, ardından döner benzeri bir çubuğun etrafına geçiriyorlar. Dönerden en büyük farkı, dik değil yan bir şekilde, odun ateşinde pişirilmesi. Cağ kebabı yenirken en önemli nokta: Siz dur demedikçe şişleri getirmeye devam ediyorlar.
Geldik tatlı kısmına. Öncelikle Koç Cağ Kebabı’nda da size ünlü kadayıf dolmasını ikram etmek isteyecekler. Bence almayın. Çünkü size çok güzel bir kadayıfçıyı, Kadayıfçı Muammer Usta’yı öneriyorum. Kadayıf dolmasını yemeye doyamayacağınız güzellikte yapıyorlar. Ayrıca çok fazla sipariş aldıkları için paketleme işinde ustalaşmışlar. Yani 20 saatlik yolculuğa dayanacak şekilde paketleme yapabiliyorlar. Eşinize dostunuza hediye olarak kadayıf dolması alabilirsiniz. Dönüş yolunda uçakta herkesin elinde Muammer Usta logolu paketler göreceksiniz zaten. Keşke ben de alsaydım demeyin.
Hava durumuna gelirsek; kışın geldiğimde beklediğim kadar üşümedim açıkçası. Daha keskin bir soğuk bekliyordum. Böyle dediysem yanlış anlamayın tabiki -12 dereceyi dördük, yeterince soğuktu
Ama yazın gittiğimde de gece dışarısının yeterince soğuk olduğunu gördüm. Yani yaz aylarında gidiyorsanız, güneşe aldanıp gitmeyin. Yanınıza akşam için yine de uzun kollu giysiler alın. Erzurum’un yazı kışı soğuk olabiliyor
Ne Zaman Gitmeli: Kış sporları için Aralık — Mart ayları arası, kültürel gezi için yılın her ayı gidilebilir.
Ne Yemeli: Cağ Kebabı, Kadayıf dolması
Originally published at www.yilmazerhan.com.